Sosyal fobi en genel anlamda, bir veya daha çok sosyal ortamlardan rahatsız olmak ve
buna
bağlı kaçınmak davranışlarıgöstermek olarak tanımlanabilir. Bu sosyal durumlar
genellikle,
topluluk önünde konuşma, yeni insanlarla tanışma, sosyal ortamlar (düğün, eğlence,
parti,
cenaze vb.), karşı cinsle arkadaşlık ilişkisi başlatma, topluluk içinde yemek yeme,
yüksek
mevkideki kişilerle konuşma ve başkalarının fikirlerine karşı çıkma olarak
gösterilebilir.
Sosyal fobisi olan insanlar, yaptıkları davranışlarından dolayı diğer insanların
kendileri
hakkında olumsuz düşünceler geliştireceklerine inanırlar. Başkalarının
kendilerindeki
terleme, titreme, yüz kızarması gibi kaygı belirtilerini fark edeceklerinden endişe
ederler. Sosyal fobikler, sıklıkla rahatsız oldukları ortam ve durumlardan kaçınmaya
/ uzak
durmaya çalışırlar. Kaçınamadıklarında ise son derece kaygılı hissederler. Rahatsız
olunan
durum ve ortamlardan uzak kalma çabası bazen panik ataklara yol açabilir.
Sosyal fobi utangaçlığın çok daha ileri bir halidir ve kişinin yaşamında sorunlar
yaratabilir. Sınıfta söz alamamak, sağlıklı arkadaşlık ilişkileri geliştirememek,
sosyal
eğlencelere katılamamak, iş ortamında potansiyelinin altında performans sergilemek,
karşı
cinsle ilişki geliştirememek sosyal fobinin yol açacağı sorunlardan bazılarıdır.
Sosyal
fobi kişide yarattığı rahatsızlık dolayısıyla depresyonu da tetikleyebilir. APA
(Amerikan
Psikiyatri Birliği )’ne göre sosyal fobi: “sosyal fobi utanmaktan, küçük düşmekten,
sosyal
ortamlarda başkaları tarafından olumsuz değerlendirilmekten yoğun şekilde korkma ve
korkulan durumlardan kaçınma eğilimi ile tanımlanabilecek yaygın bir anksiyete
(kaygı,
bunaltı) bozukluğudur”.
Özetle:
•Sosyal fobi ruhsal bozukluklar içinde en yaygın olanlardan biridir
•Utangaçlıktan daha aşırı bir durumdur ve neden olduğu sonuçlar bakımından tahmin
edilenden
daha ciddi bir bozukluktur.
•Sosyal fobi yaşayanların sadece küçük bir bölümü tedaviye başvurmaktadır.
DSM-5’e Göre Sosyal Fobi Tanı Kriterleri:
A. Tanımadık insanlarla karşılaştığı ya da başkalarının gözünün üzerinde
olabileceği, bir
ya da birden fazla toplumsal ya da bir eylemi gerçekleştirdiği bir durumdan belirgin
ve
sürekli bir korku duyma. Kişi küçük duruma düşeceği ya da utanç duyacağı bir biçimde
davranacağından korkar (ya da anksiyete belirtileri gösterir.)
B. Korkulan toplumsal durumla karşılaşma hemen her zaman anksiyete(kaygı, bunaltı)
doğurur,
bu da duruma bağlı ya da durumsal olarak yatkınlık gösterilen panik atağı biçimini
alabilir.
C. Kişi korkusunun aşırı ya da anlamsız olduğunu bilir.
D. Korkulan toplumsal ya da bireysel eylemin gerçekleştirildiği durumlardan
kaçınılır ya da
yoğun anksiyete ya da sıkıntıyla bunlara katlanılır.
E. Kaçınma, anksiyöz beklenti ya da korkulan toplumsal ya da bir eylemin
gerçekleştirildiği
durumlarda sıkıntı duyma, kişinin olağan günlük işlerini, mesleki (ya da eğitimle
ilgili)
işlevselliğini, toplumsal etkinliklerini ya da ilişkilerini bozar ya da fobi
olacağına
ilişkin belirgin bir sıkıntı vardır.
F. 18 yaşının altındaki kişilerde süresi en az 6 aydır.
G. Korku ya da kaçınma, bir maddenin (örn. kötüye kullanılabilen bir ilaç, tedavi
için
kullanılan bir ilaç) ya da genel tıbbi bir durumun doğrudan fizyolojik etkilerine
bağlı
değildir ve başka bir mental bozuklukla daha iyi açıklanamaz (örn. Agorafobi ile
Birlikte
ya da Olmadan Panik Bozukluğu, Ayrılma Anksiyetesi bozukluğu, Vücut Dismorfik
Bozukluğu,
Yaygın Gelişimsel Bozukluk ya da şizoid Kişilik Bozukluğu).
H. Genel tıbbi bir durum ya da başka bir mental bozukluk varsa bile A tan ölçütünde
sözü
edilen korku bununla ilişkisizdir, örn. Korku, kekemelik, Parkinson hastalığındaki
titreme
ya da anoreksiya nervoza ya da bulimia nervozadaki yemek yeme davranışı ile ilişkili
değildir.
Her sekiz kişiden biri hayatının belirli bir döneminde sosyal fobi yaşayabilir.
Sosyal fobi
kadınlarda erkeklerden iki kat fazla görülür. Ancak erkekler kadınlara oranla sosyal
fobi
için daha fazla yardım Sosyal fobi çok erken yaşlarda başlayabileceği gibi sıklıkla
grup
etkileşiminin ve sosyalliğin çok önemli olduğu ergenlik döneminde başlar. Yardım
alınmazsa
kronikleşip ömür boyu devam edebilir. Tedavi edilmeyen sosyal fobide, mesleki
başarısızlık
ve ilaç, alkol ve madde bağımlılığı sık görülür.
Sosyal fobinin nedeni tam olarak bilinmemektedir.
•Genetik ve Öğrenme: Sosyal fobisi olanların sıklıkla utangaç, çekingen ya da
sosyal
fobik akrabaları vardır.Aileden gördüğü fobik ve kaçınma davranışlarını çocuk
ileriki
yaşantısında sürdürebilir.
•Geçmişteki Travmatik Yaşantılar: Sosyal fobiklerin pek çoğu geçmişte utanç
duyduğu,
aşağılanmış hissettiği, mahcup duruma düştüğü yaşantılardan bahsederler. Bu
yaşantılar
onlarda aynı şeylerin tekrarlanma korkusunu ortaya çıkartır. Aynı durumlara maruz
kalmamak
için sosyal ortamlardan uzak durmaya başlayabilirler. Bu kaçınma zamanla korkuyu
artırır ve
sosyal fobik kısır döngüyü(sosyal ortamda utanma ? kaçınma ? sosyal ortamdan korkma)
oluşturur.
•Olumsuz Düşünme: Sosyal fobisi olan kişiler sosyal ortamlarla ilgili
sıklıkla
olumsuz düşünce geliştirirler. “Konuşamayacağım, konuşacak söz bulamayacağım.”,
“Aptal
duruma düşeceğim”, “Kızlar / erkekler beni beğenmeyecek.”, “ Karnım guruldayacak,
yüzüm
kızaracak, elim tireyecek, terleyeceğim ve herkes kaygılı olduğumu anlayacak.”,
“Kendime
güvensiz olduğum için kimse benimle ilgilenmeyecek.”, “Sakarlık yapacak döküp,
saçacağım”
bu düşüncelerden sadece bazılarıdır. Sosyal fobikler aynı zamanda ulaşılması zor ve
yüksek
standartlar geliştirirler. “Hiçbir zaman kaygı duymamalıyım.”, “Sevilmek ve
beğenilmek için
çok zeki ve güzel / yakışıklı olmak zorundayım”, “Herkes yaptıklarımı onaylamalı.”
bu
standartlara örnek verilebilir. Kendileri ile ilgili sıkıcı, sevimsiz, beğenilmez,
beceriksiz, tuhaf, diğer kişilerden farklı gibi olumsuz negatif inançları
vardır.
•Sosyal beceri eksikliği: Bazıları sosyal ilişkiler için gerekli becerileri
hiçbir
zaman öğrenememiş olabilirler. Bu nedenle sosyal ortamlarda problem yaşayabilirler.
Bir
çoğunun yaşadıkları yüksek kaygı düzeyi nedeniyle sosyal becerilerini kullanmaz hale
gelirler.
Bilişsel davranışçı terapi korkularınıza neden olan düşüncelerinizi değiştirmenize
yardımcı
olur. Kaygılı durumla başa çıkmanız için gevşeme yöntemlerini öğrenmenize yardımcı
olunur.
Terapi sırasında gerçekçi olmayan olumsuz düşüncelerinizi fark etmeyi ve gerçekçi /
olumlu
düşünce geliştirmeyi öğretilir. Hipnoz esnasında, korkulan durumların üstüne
gidilmesi ve
kademeli olarak yüzleşmeniz sağlanır. Sosyal fobinizin devamına yol açan kaçınmaları
yok
etmek için size yardımcı olunur. Şayet sosyal beceri eksikliğiniz varsa, sosyal
beceri
geliştirmenize yardımcı olunur. Bütün bunlar, sosyal fobinin kısa zamanda azalmasına
ve
kendine güvenin artmasına yol açar.
Genellikle sosyal fobi için 5-10 seans gerekebilir. Bazı özgül fobilerde daha birkaç
seans
yeterli olabilir. Daha ağır belirtiler için daha fazla seans gerekebilir. Terapi
süresini,
kişilere ve terapiye aktif katılım gibi faktörler belirlemektedir.
Bazı ilaçların sosyal fobide etkili olduğu söylenebilir. Ancak, sosyal fobinin ilaçla tedavisinde önemli bir sorun, ilacın kesilmesinden sonra belirtilerin ortaya çıkmasıdır. Bu yüzden ilaç kullanılsa bile psikoterapi almanız daha faydalı olacaktır.