Yüzyıllardır gizem ve mitlerle örtülmüş olan hipnoz, birçokları kuşkuyla bakarken,
insan davranışıyla ilgilenen
Freud, Binet, James, Wundt, Hull, Hilgard, Erickson, FrommNash, Lynn, Kirsch,
Barabasz, Cardena, Patterson,
vb. gibi
birçok bilim insanının da ilgisini çekmiştir.
"Falanca yeri/ sapağı geçmişim, hiç fark etmedim. Ne zaman geçtim, hiç
hatırlamıyorum!"
"Arabayı kullanırken çok dalgındım yolda olan biteni hatırlamıyordum. Sanki
arabayı kullanan ben değildim! Ama kaza da yapmadım. Beynim sorunlarımla
uğraşırken bedenim arabayı otomatik olarak kullanıyordu!"
Bunlar çoğumuzun başına gelmiş deneyimlerdir ve tıpda bunlar kendiliğinden
(spontan) ya da doğal hipnozlar olarak adlandırılır. Yine film
seyrederken,
fotoğraf albümünde eski fotoğraflara bakarken, internetteyken veya kitap
okurken biri adınızı söyleyerek sizi çağırdığında onu duymadığınız çok
olmuştur. Ya da araba kullanırken yolun farkında olmadan, döneceğiniz sapağı
geçerek daldığınız çok olmuştur. Çünkü o sırada başka bir dünyadaydınız. İşte
bu kendiliğinden/doğal hipnozdur.
Hipnoterapi Nedir?
Hipnozun psikoterapilerde kullanılmasıdır. Mesela kognitif terapiyi hipnoz
altındayken kullanırsanız Thomas Dowd'ın
kitabına verdiği isim gibi
"Cognitive
Hypnotherapy" olur. Çoğu hipnoterapist
analitik terapileri hipnoz altında
başarıyla kullanmıştır.
Özetle, hipnoz tüm terapi
yöntemlerinde kullanılabilecek bir
gereç olup, terapiyi hızlandırır,
kolaylaştırır, konforlu hale getirir. Örneğin uçak veya uçuş fobisi bir
çok
entellektüel kişiyi pençeside
kıvrandırmaktadır. Tedavisinde davranışçı bir yöntem olan üstüne gitme (exposure)
çok etkilidir. Ancak bunu yapmak için
kişinin uçağa binmesi gerekir. Uçak daha pistte taksi yaparken bir çok hasta
dayanılmaz sıkıntı ve korku yaşarken bunu
yapmak çok zordur ve ancak simülatorlerde bu yapılabilir. Bunun için de oldukça
fazla yatırım, ekipman ve kişinin oraya
gitmesi gerekir. Bildiğim kadarıyla Türkiye'de sadece Atatürk Hava Limanı'nda böyle
bir simülatör mevcut. Halbuki
hipnozdaki imajinasyon (imgeleme) ile bunu deneyimli bir hipnoterapist yardımıyla
her yerde hayali olarak yapabilir ve
bu korkunuzdan kurtulabilirsiniz! Bu da hipnozun davranışçı terapide kullanımıdır.
Hipnoterapi 1950'lerden itibaren
Amerikan ve İngiliz Tabipler Birliği
(American ve British Medical
Association- AMA , BMA) ve
Amerikan Psikoloji Birliği tarafından
etkinliği onaylanmış bir psikoterapi
yöntemidir.
Buna rağmen hipnoz bazı bilim çevrelerince geç ve güç kabul edilmiştir, bunun
bazı nedenleri vardır: Hipnoz sırasında birçok insan normal iradi davranışı
üzerindeki kontrolü yitiriyor gibi görünüyor; çok azı geçici ve seçici bir amnezi
(unutma) sergiliyor ve pozitif ve/ veya negatif hallüsinasyonlar bildirebiliyorlar.
Bu davranışlar ve bildirilen deneyimler o kadar olağanüstü görünüyor ki birçok
araştırmacı bu durumların, genelde trans olarak anılan değişmiş bir bilinçlilik
durumundan kaynaklandığını kabul ediyor.
Hipnozda trans kavramı, klinik uygulamada hipnozun öğrenilmesi ve
kullanılmasındaki yaygın isteksizliğin bir başlıca nedenidir. Bu düşünce, hem
konunun uzmanları hem de hastalar tarafından korkutucu olabiliyor. Birisini trans
haline sokmak ciddi bir iş gibi algılanıyor. Ya transa sokulan kişi bu durumdan
çıkamazsa? Birçok araştırmacı hipnotik tepkilerin hipnotik durum ya da trans
nedeniyle olmadığı sonucuna varmış olsa da hipnoz basitçe gevşeme değildir. Hipnoz,
gevşeme veya tam tersi enerjik hissetme telkinleriyle gerçekleştirilebilir. Hatta
hipnoz, insanlar yoğun bir çaba gösterirken de oluşturulabilir.
Amerikan Psikoloji Birliği (APA)'ndeki
Psikolojik Hipnoz Seksiyonu
tarafından resmi olarak kabul edilen hipnozun aşağıdaki tanımı üzerinde
anlaşıyorlar:
Hipnoz, hipnoz alanında yetkin birisinin yardımıyla, hasta ya da danışanın o
esnada duyguları, algıları, düşünceleri ya da davranış değişiklikler yaşaması
işlemidir. Hipnoza girişte bir çok farklı hipnotik indüksiyon olsa da bir
çoğunda gevşeme, sakinleşme ve rahatlama telkin edilir. Hoş deneyimlerin hayal
edilmesi ya da düşünülmesi hipnotik indüksiyonlarda yaygın olarak yer
alır.
İnsanlar hipnoza farklı biçimlerde tepki gösterir. Bazıları, yaşadıkları durumu
bilinçlilik durumunun değişmesi olarak tanımlar. Başkaları hipnozu kendilerini
çok sakin ve gevşemiş hissettikleri, dikkatin odaklandığı normal bir durum
olarak tanımlarlar. Nasıl ve hangi derecede tepki verdiklerine bakmadan
insanların
çoğu bu deneyimi çok hoş bir duygu olarak tarif eder.
Bazıları hipnotik telkinlere çok duyarlı iken bazıları daha az duyarlıdır. Bir
kişinin hipnotik telkinleri yaşayabilme
yeteneği, bazı yaygın yanlış kavrayışlardan kaynaklanan korku ve kaygılardan
kaynaklanabilir.
Kitaplardaki,
filmlerdeki ya da televizyondaki bazı hipnoz tasvirlerinin tersine olarak
hipnotize olan insanlar
kendi
davranışları üzerindeki kontrollerini yitirmezler. Genelde kim olduklarını
ve nerede bulunduklarını bilirler ve
özel olarak
telkinle amnezi durumunda olmadıkça genellikle hipnoz anında olan
biteni hatırlarlar.
Hipnoz, insanların telkin edilen deneyimleri yaşamalarını kolaylaştırır ancak bu
deneyimleri yaşamaları için onları zorlamaz.
Hipnoz, psikanaliz ya da davranış terapisi gibi bir terapi türü değildir,
terapiyi kolaylaştırmada kullanılan bir yöntemdir. Hipnozun bizatihi kendisi bir
tedavi olmadığından hipnoz eğitimi, terapiyi yürütmek için yeterli değildir.
Klinik hipnoz, yalnızca doğru eğitim almış ve güvenilir, lisanslı uzmanlar
tarafından kullanılmalıdır. Bu kişiler aynı zamanda hipnozun klinik
kullanımında eğitim görmüş ve
kendi mesleki uzmanlık alanlarında çalışan kişiler
olmalıdır.
Hipnozun kullanılmasına yalnızca klinik hipnozun kullanımı ve sınırları
konusunda mutlaka eğitim almış nitelikli sağlık hizmet veren uzmanların
danışmanlığıyla karar verilmelidir.
Hipnozun Kullanıldığı Yerler Nelerdir?
Hipnoz hem dinamik hem de bilişsel-davranışçı psikoterapilerin etkinliğini
artırmaktadır.
Hipnoz, akut ve kronik ağrıdan, migren ve hatta narkozsuz ameliyatlara ve ağrısız
doğuma kadar tüm ağrılarda, bağımlılıklarda ( sigara, alkol, vs), depresyon,
anksiyete, panik, fobiler ( kapalı yer fobisi, uçuş fobisi, agorafobi, sosyal fobi,
v.b.) stres, obezite ve yeme bozukluklarının tedavisinde travma sonu stres bozukluğu
ile depresyonun v.b. gibi bir çok psikolojik hastalıkta yararlıdır. Ayrıca ağrı (
fibromiyalji gibi), genel gevşeme, obezite, stresle bağlantılı fiziksel bozukluklar,
tıbbi durumlar (hipertansiyon, spastik kolon, cilt hastalıkları, astım, ülser, vs)
bir çok bedensel hastalığın tedavisinde yararlıdır. Bunun yanında eğitim, sınav
stresi, sporda motivasyonun artırılması, lisan kurslarında öğrenme kapasitesini
arıtma ve motivasyon amaçlı, sahne korkusu, sunumlardaki performans kaygılarında ve
özgüven artırımında faydalıdır.
Doğumda Hipnozun Kullanılması Mümkün müdür? Evet. Hipnoz yardımıyla doğuma
"hypnobirthing" denmektedir.
Bunun son örneği geçen yıl İngiltere'de Düşes Kate Middleton'ın doğumudur. Kısaca
bilgi vermek gerekirse
hypnobirthing tekniğinde doğuma hazırlanan anne
adayını korkularından kurtulmak ve doğal olarak var olan doğum yapma güdüsünü
keşfetmek için hipnoz kullanılır. Anne adayına gevşeme, nefes teknikleri, imgeleme
teknikleri ile doğumda bedeni nasıl rahat bırakabileceklerini öğretilir.
Çünkü doğum yapma güdüsü doğal olarak var olan bir güdüdür ve bunu bozan,
dolayısıyla doğumda daha çok ağrıya neden olan korkular bilinçdışındadır. Günlük
hayattaki doğumla ilgili negatif konuşmaların hepsi farkında olmadan bilinçdışında
depolanır. Normalde bilinç dışına ulaşmak hemen hemen imkansız iken hipnoz halinde
bilinçdışına rahatlıkla ulaşılır.
Hypnobirthing'de konforlu bir doğum için
bilinçdışı korkular ve negatif inanışlar düzeltilir. En basitinden:
"
sancı" yerine "
kasılma" veya
"
dalga", "
ıkınma" yerine "
bebeğe yol
verme" gibi tabirler kullanılarak doğumla ilgili olumsuz inançlar
düzeltilmeye çalışılır.
Kimler Hipnoz Olabilir?
Toplumun kabaca %90'nı değişik derecelerde hipnoza girebilir. Çocuğun zeka düzeyi
yüksekse 5 yaştan itibaren yapılabilir. Hipnoza yatkınlık çocuklukta yüksektir. En
yüksek yaş 10-14 yaş civarıdır. Disosiyasyon ve hipnoz çok yakın fenomenlerdir.
Disosiyasyon aynı zamanda travma ile çok ilişkilidir. Bu yüzden çocuklar travmalara
erişkinlerden çok daha duyarlıdır. Çocukluk çağı travmaları onlarda derin izler
bırakır.
Nasıl Hipnoz Olunur?
Beklenti hipnotize olabilirlikle ilgili iyi bir belirleyicidir. Bunun dışında
hipnoza yetenek (
hypnotizability) ya da
kişilik özelliği nedeniyle de hipnoz olabilme değişebilir.
Bir hipnoz seansından önce, hipnoz sırasında ve sonrasında uzmanların hastaların
hipnoza tepki vereceklerine ilişkin kendi inançları ve beklentilerini
güçlendirmeleri hayati öneme sahiptir.
Bazı hastalar hipnoz isteğiyle ya da bir başka terapistin hipnotik tedavi için
tavsiyesi ve göndermesiyle terapiye gelir. Bir terapistin hipnoterapist olarak
meşhur olmasıyla birlikte kendine daha önce gelmiş ve hipnoterapiden yararlanmış
eski danışanlarının, yeni danışanları ona yönlendirmesi sık meydana gelir. Bu
hastalar, değişmez bir biçimde hipnozla ilgili olarak olumlu tutum ve beklenti
içindedirler. Bu da onları hipnotik müdahaleler için iyi bir aday haline getirir.
Bu vakalardaki asıl tehlike, hastaların beklentilerinin fazla olumlu olması
olabilir. Bu hastalar hipnozun kendileri için işe yarayan güçlü bir uygulama
olduğunu düşünebilir ve kendilerinden istenen çabayı çok az
sergileyebilirler. Kuşkusuz bu tutum yani
kendilerinden istenen çabayı
göstermeden her şeyi hipnozdan beklemek başarısızlığa yol açabilir.
Hipnoz seanslarının başında hipnozun ne olduğu ve ne olmadığının ve hipnozun asıl
doğası danışana anlatılmadan ve danışanın ön eğitimi olmadan hipnoterapiye
başlamamalıdır.
Yine
zeka ile kişinin hipnoza yatkınlığı ve hipnozun derinleşebilmesi doğru
orantılı bulunmuştur. Yani kişi ne kadar yüksek zekaya sahip ise ve ne kadar
yüksek eğitim almışsa o kadar iyi hipnotize edilebilir. Bu da hipnozun zihinsel
işlemlerle oluştuğunun ve bilinçsiz bir ruh hali olmadığının kanıtıdır.
Hipnoz Hakkındaki Mitler ve Gerçekler
1- Hipnoz, DENEYİMLİ uzmanlar ve araştırmacılar tarafından uygulandığında tehlikeli
bir uygulama değildir.
2- Hipnoz yeteneği, zayıflığı ya da zeka düşüklüğünü göstermez. Aksine zeki ve
eğitimli insanlar daha kolay hipnoza
girebilirler.
3- Hipnoz bir uyku hali değildir.
4- Birçok danışan, hipnozu yaşadıkları deneyimi bir trans olarak değil, telkin
edilen olaylarla ilgili dikkat
odaklanması olarak tanımlar.
5- Hipnoz, hipnotistin becerisi kadar katılımcı kişinin çaba ve yeteneklerine
bağlıdır.
6- Hipnoz altındayken ya da hipnotize olmadan telkinlere tepki verilebilir ve
hipnotik indüksiyon telkine yatkınlığı az
da olsa artırır.
7- Doğrudan hipnotik teknikler, dolaylı telkinler gibi etkilidir.
8- Danışanlar hipnoz sırandaki kendi davranışlarını kontrol etme, telkinlere yanıt
vermeyi reddetme ve hatta
telkinlerin tersine hareket etme yeteneğini korurlar.
9- Seans esnasındakileri hatırlayamama (amnezi) çok ender görülür ve hastaların
bilgilendirilmesiyle
engellenebilir.
Hipnozun Yapılmaması Gereken Durumlar Nelerdir?
Mutlak kontredikasyonları çok azdır. Paranoid durumlar, ağır ruh hastalığı
denebilecek akut psikozlar gibi. Ağır zeka geriliği ve demanslarda zaten
yapılamaz.
Hipnoz, bir tedavi biçimi olmaktan çok bir terapi tamamlayıcısı olduğu için
terapistin onsuz ele alamayacağı problemlerin
sihirli bir tedavisi olarak ele
alınmamalıdır. Geleneksel kural şöyledir: "HİPNOZSUZ TEDAVİ EDİLEMEYEN BİR
DURUM HİPNOZ İLE DE TEDAVİ EDİLEMEZ". Hipnozu
herkes yapabilir ama, hiç bir hipnotist kendi eğitimi, uzmanlığı alanı dışındaki
hastalıkları hipnozla ya da hipnozsuz tedavi etmemeli. Böylesine bir girişim tüm
dünyada etik dışıdır!! Yani hipnoz eğitimini alırsa bir diş hekimi, bir
jinekolog hipnoz yapabilir; hayvan hipnozu eğitimi alırsa bir veteriner hayvanlarda
hipnoz yapabilir.
Ama bir diş hekimi veya jinekolog
psikiyatrik bir bozukluğu hipnoz biliyorum diye tedavi edemez! Bu nedenle
hastalar/ danışanların psikiyatrik bozukluklarını psikiyatr veya psikolog
olmayan bir hipnotiste tedavi ettirmeleri kendilerini veterinere tedavi
etmelerine benzer! Çünkü, Türkiye'de bu alanda doğru dürüst denetim
olmadığından, HİPNOZ DA EN ÇOK İSTİSMAR EDİLEN VE EN ÇOK ŞARLATANIN BULUNDUĞU
BİR ALAN MAALESEF! Bir kaç haftalık eğitime katılıp, hiç bir geçerliliği olmayan
sertifikaları alan herkes hipnoz yapabiliyor!! Hatta bu uygulamalara TV'lerde
şov amaçlı ünlüler üzerinden yapılabiliyorlar!!
Hipnoz yardımı ile hangi hastalıklar tedavi
edilebiliyor?
Hipnozun tedavi alanında kullanımına "hipnoterapi" denmektedir.Belli bir
eğitim sonunda hemen herkes hipnoz yapabilir. Hipnoterapi ise özellikle ruhsal
bozukluklarda modern psikiyatrik tedavi yöntemleri (dinamik yönelimli
psikoterapiler, KİPT, davranış terapileri, bilişsel terapiler ve supportif
terapiler, v.b.nin) hipnoz altında yapıldığı karmaşık bir yöntem olup, bu yönde
eğitim görmemiş bir kişinin bunu yapması, hatta yapmaya yeltenmesi bir inşaat
işçisinin uzay mekiğindeki bir arızayı gidermeye çalışması kadar saçmadır. Yukarıda
geçen modern psikiyatrik terapi yöntemleri hipnoz altında veya hipnoz içinde iken
uygulandığında inanılmayacak kadar kısa zamanda ve inanılmayacak kadar etkin
olabilmektedir. Üstelik; uçaktan korkan birisinin bu korkusunu yenmek için tedricen,
alıştıra alıştıra duyarsızlaştırma (sistemik desensitizasyon)veya korktuğu şeyle
karşı karşıya getirme (exposure) gibi davranış terapilerinden birini yapacağımızı
düşünürsek, uçaktan korkan hastanın bizzat havaalanına götürülerek , günlerce
alıştıra alıştıra uçakla karşı karşıya getirmemiz gerekmektedir. Bu kadar masraflı
ve uygulanması güç bir terapi, hipnotize olmuş kişinin iyice gevşetildikten sonra,
hiçbir sıkıntı duymadan hayalen havaalanına gitmesi, uçağa binmesi ve uçması ile
korktuğu şeylerin olmadığını da görerek çoğunlukla birkaç seansta bu korkusunu
yenmesi , ancak hipnoterapiye çok küçük bir örnek olabilir.
Hipnoterapinin Kullanılıp Etkin Olduğu Hastalıklar ve Bozukluklar:
1-
Çeşitli Ameliyatlar (Narkoz kullanmadan) ; apandisit,sezeryan,tiroid,safra
kesesi,mide,
barsak,yemekborusu,karaciğer vb.ameliyatlarında (9,17,20,28,46,51,74),diş
hekimliğinde (17,20,46,98); plastik cerrahi
alanında (73).
2-
Bağımlılıkların tedavisi (alkol,sigara,uyuşturucu
(13,26,38,45,48,50,60,117),
3-
Kilo problemleri (diyetsiz,açlık hissini yok ederek,alınmaması gereken
gıdalara karşı tiksinti vererek) (12,49,72),
4-
Cinsel sorunlar, erkeklerde psikojen empotans (peniste sertleşme
olmaması,erken boşalma; cinsel istek azlığı veya aşırı cinsel istek vb.) (40,74);
kadınlarda vaginismus (cinsel birleşmenin olamaması), ağrılı birleşme, cinsel istek
azlığı vb.(27,40,74).
5-
Tüm ağrılı durumlar(romatizmal,baş ağrıları, gerilim, migren, zona zoster,
trigeminal nevralji, kansere bağlı ağrılar vb.)
(5,11,16,18,36,53,58,63,66,68,95,96,99).
6-
Okuma, hafıza ve öğrenme kapasitelerinin
artırılması ve öğrencilerde ders
çalışmanın teşviki, yabancı dil eğitiminde
ve çeşitli kurslarda başarının artırılması vb.alanlarda)
(4, 6, 7, 23, 24, 33, 34, 35, 41, 42, 57, 61, 90, 100, 101, 103, 104,
105, 107,
110, 111, 112, 113, 114, 115, 116, 120)
7-
Yanıkların tedavisi (ağrısız,hızlı iyileşme) (22,47),
8-
Psikiyatrik bozukluklar: Kekemelik, tik bozuklukları, tırnak yeme,
psikonevrotik bozukluklar
(obsesif-kompulsif bozukluk,anksiyete, depresyon, fobiler, panik bozukluk vb.)
(31, 33, 37, 40, 65, 85), yeme bozuklukları
(bulimia,anoreksiya nervosa) (55), gece işemeleri (19,52,90), psikoanaliz,
hipnoanalizde (10,102) ve çeşitli ruhsal
bozuklukların tedavisinde (31,37,40,65,85),
9-
Uyku bozuklukları (40).
10-
Uyum bozuklukları (40).
11-
Astım ,nefes darlığı (23,21,43,62,121).
12-
Çocukların çeşitli ruhsal bozukluklarında (gece işemeleri, eğitim
sorunları, davranış bozuklukları,
v.b)(1,6,54,57,78,88) ve ders çalışmalarını teşvikte (109).
13-
Kanserlerde (gerek tümörün iyileşmesine katkıda bulunarak, gerek kansere
bağlı ruhsal bozuklukları düzelterek
ve gerekse de kanser ağrılarını yok ederek) (5,30,63,64,71).
14-
Çeşitli psikosomatik hastalıklarda (mide ve oniki parmak barsağı
ülserleri (14,97), kolitis ulseroza (40,74),
bronşiyal astım (21,23,43,62,93), nörojenik mesane (67) spasmotik tortikollis
(boynun dönmesi-tutulması)(59), tansiyon
yüksekliği, şeker hastalığı (118),Raynaud hastalığı (39,95), çeşitli kalp
hastalıkları (40,74),inatçı kusma-bulantıların
tedavisinde (8,32) vb. oldukça faydalıdır,
15-
Günlük stresler sonucu oluşan gerginliklerde bedensel ve zihinsel gevşeme
amacıyla (15,37),
17-
Çeşitli ağrılı ve hastanın korktuğu tıbbi tetkiklerde (79),
18-
Psikojenik kısırlıkta (83),
19-
Bazı allerjik hastalıklarda (83,87),
20-
Yetenekleri artırmada (sporcu,sanatçı,müzisyen,tiyatrocu
vb.)(62, 92, 93, 106, 119).
21-
Rehabilitasyonda (91,108).
22-
Ağrısız,narkozsuz doğum yaptırmada (89,94).
Kimlere Hipnoterapi Yapılabilir?
Hipnoz fenomeni, danışan (hasta) ile hipnozitör arasındaki karşılıklı ilişkinin
kuvvetli oluşuna bağlıdır. Danışan
kendisini rahatça serbest bırakabilir ve kendini emniyet içinde hissederse,
hipnotizör-denek ilişkisi tamdır. Yapılan
araştırmalarda insanların% 85-95'inin hipnotize olabildikleri anlaşılmıştır. En iyi
hipnotize olabilenler zeki ve aydın
insanlar, dikkatini iyi toplayabilenlerdir.
Sonuç olarak : Hemen hemen her istekli kişi hipnotize olabilmektedir.
Hipnozun yan etkileri var mıdır? Veya hipnoz
yapılmaması gereken insanlar var mıdır
?
Hipnozun bilinen bir yan etkisi yoktur, ancak yine de hipnoz yapılacak hastanın ehil
ve deneyimli kişilerce seçildikten
sonra hipnoterapiye alınması gerekir. Çok az sayıdaki insana hipnoz yapılmaması
gerekir. Bu yüzden hipnoz
psikiyatrsitlerce yapılmalıdır. Veya hipnoterapi yapılacak kişinin psikiyatri
uzmanınca görülüp, değerlendirilip,
konsültasyonu sonucunda hipnoterapiye engel bir ruhsal bozukluğu olmadığı
anlaşıldıktan sonra hipnoterapiye
alınmalıdır(75,76).
Hipnozla bir insanın geriye götürülerek bundan
önceki hayatları olduğu iddia
ediliyor. Diğer bir deyişle "reenkarnasyon =ruhun beden
değiştirmesi" gibi bir inanç sistemine
taraftar toplanmaya çalışılıyor. Bu durum da insanları hipnoz hakkında
yanlış düşüncelere itiyor. Bu
konularda neler söyleyebilirsiniz?
Her şey iyiye de kullanılabilir, kötüye de. Örneğin ; ateşi hayatımızdan silip
atmamız mümkün değildir. Adeta onsuz
medeniyet olamaz. Ancak bir kibritle yıllarca üzerinde yüzlerce kişinin çalışıp emek
verdiği bir eseri, örneğin bir
sarayı, ormanı v.b. yok etmek mümkündür. Ateş(enerji)'i kötüye kullanılabilir diye
nasıl hayatımızdan silip atamıyorsak,
bahsettiğiniz şekilde bazı grupların hipnozu kötüye kullanmaları hipnozun özellikle
tedavide kullanılmasına engel
değildir. Zaten Amerikan ve İngiliz Tıp Birlikleri hipnozu tedavi gayesi ile
kullanma dışında bu çeşit kullanılmasına
izin vermemişlerdir. Bu nedenle hipnozun bir inanışı, bir dini, bir felsefeyi yaymak
için kullanılması onun kötüye
kullanılması demektir ki, bir hekim olarak bu durumu onaylamak mümkün
değildir.