Klinikte hipnoz, daha önce disosiye olmuş materyale ve bu arada duygulanıme ulaşmak
amacıyla bir araç olarak
kullanılabilir. Psikoterapilerde, travmanın ve buna eşlik eden duygulanımin,
kontrollu bir şekilde anımsanmasını
kolaylaştırmak amacıyla uygulanabilir. Örneğin PTSB'da tedaviye yardımcı olarak,
hastanın duygulanımini, bilinen
bir travmatik olay canlandırılırken güven ve rahatlık hislerini devam ettirmek için
modüle etmek amacıyla hipnozdan
yararlanılabilir. Bu uygulama hastaya, zarar görme korkusu olmaksızın aynı olayı
yeniden yaşayıp incelemesi için
yardımcı olmaktadır. Hastalar, kontrol altında olmayan disosiye materyalle daha iyi
başa çıkabilmek için, hislerini
disosiye edebilmek amacıyla otohipnozu öğrenmektedir (9,40). Ancak disosiyasyonun
hipnoz yoluyla terapötik olarak
başlatılması hastaya, bunu daha iyi kontrol edebildiği hissini vererek davetsiz ve
zorlayıcı tabiatını
hafifletmekte ve böylelikle de içeriğinin, travmatizasyon sürecini daha az
hatırlatmasına olanak
vermektedir(9,40,65,72). Bizim DKB olgularımızın tedavisinde hipnozun
kullanılmasının füzyonu hızlandırdığı ve
terapiste tedavi sürecinde yararlı ve emniyetli bir enstrüman olarak yardımcı olduğu
kanısına varılmıştır (72).
Kişinin, hallüsinatuvar yoğunluğa sahip daha önceki deneyimleri yeniden yaşadığına
subjektif bir şekilde inanması
olarak tanımlanan yaş küçültme (75), laboratuvarda uzun süre, bireyin hipnoza ne
ölçüde cevap vereceğinin belirlenmesi
amacıyla kullanılmıştır. Klinikte ise hipnoz aracılığıyla sağlanan yaş küçülmesi,
disosiye anıların ve travmatik
deneyimlerin anımsanmasını kolaylaştırmak amacıyla kullanılan, güvenli ve kontrollu
bir yöntemdir (9,40). Bizim DKB ve
PTSB olgularımızın tedavisinde yaş küçültme de hipnozun kullanılmasının füzyonu
hızlandırdığı ve terapiste tedavi
sürecinde yararlı ve emniyetli bir enstrüman olarak yardımcı olduğu kanısına
varılmıştır(72). Bunu sağlayacak
hipnotizabilite (hipnoza yatkınlık) yeteneği DKB olgularında anlamlı olarak
yüksektir. Geçmişi sanki o anmış gibi canlı
bir şekilde yaşayan ( ekmnezi) DKB'lu bireyler, bu spektrumun söz konusu kapasitesi
en yüksek olanlarını temsil eder.
Yani bu kişiler bellek ve kimliklerini o anda mevcut olandan disosiye ederler. Daha
küçük yaş düzeylerine geri dönmek o
yaşı sanki şimdiymiş gibi, o yaşa ait sözel, motor ve duygulanım davranışlarla
yaşamak yeteneği (12), hipnotizabilite
(hipnoza yatkınlık) düzeyinin yüksek olduğuna işarettir. Bu hipnotizabilite (hipnoza
yatkınlık) yeteneği yüksek grupta
yer alan bazı bireyler, kendilerinin aynı zamanda hem geçmişteki olayı yaşayan, hem
de içinde bulunduğu anı gözlemleyen
ikili bir deneyim bildirir ve bu "gizli gözlemci" etkisidir (75). Hilgard'a göre
(75) "gizli gözlemci", bilinçliliğin
hipnoz altında parçalandığı bir metafordur. Hipnotizabilite (hipnoza yatkınlık)
düzeyi ileri derecede yüksek bireylerin
üçte bir kadarında (%25-40'ında), bilinçli farkında olma fonksiyonu disosiye durumda
bile olsa bilincin, hipnozun
tamamen farkında olan bir bölümü olarak tanımlanan bu gizli gözlemci etkisi vardır
(75,113,114). Hipnotizabilite
(hipnoza yatkınlık) düzeyleri yüksek kişilerda "gizli gözlemci" etkisi mevcut
olabilir ya da olmayabilir ama Perry
(113), bu etkinin bildirildiği bireylerdeki posthipnotik amnezinin daha şiddetli
olduğuna değinmiştir(1).
Spektrumun diğer ucunda, hipnoz altında yaş küçülmesi gerçekleşen, ancak bunu o
andaki perspektiflerini koruyarak
başaranbireyler yer alır. Yani bu bireyler eski geçmişlerini, o sırada seyrettikleri
bir televizyon ya da sinema
filminden söz edercesine canlı bir şekilde anlatırlar ve bu "filme" asla tam olarak
"dalıp gitmezler"(age regression)
(1). Disosiyatif füg vakaları birdenbire, beklenmedik yolculuklara çıkarlar,
geçmişlerini unuturlar ve kişisel
kimliklerini net olarak bilmezler. Daha önceki görüşlerin aksine bu hastaların
yalnızca küçük bir bölümünde kısmi veya
tam olarak yeni bir kimlik gelişir (115). Füg-öncesi kimlik ve anılar geri
döndüğünde ise, füg sırasında olup
bitenlerin anımsanmamasına sık rastlanır. Diğer birçok disosiyatif durumda olduğu
gibi füg durumlarına da çoğu zaman
psişik veya fiziksel travma, parasal sorunlar, cezadan kurtulma isteği, çaresizlik
ve güçsüzlük duyguları ya da hoş
olmayan anıların anımsanması zemin hazırlar (1151). Füg şeklinde dolaşıp durma
anamnezi veren bir vakayı inceleyen van
der Hart (116), hasta, füg öncesindeki durumunu "çıkış yolu görememekteydim"
sözleriyle anlatmıştır (sayfa 83). Bu
vakaların hipnotizabilite (hipnoza yatkınlık)si, değerlendirilmemiştir(1).
Askerlikten firar eden vakaların merkezi
konumundaki kliniğimizde disosiyatif füg olgularında hipnotizabilite (hipnoza
yatkınlık) yüksek çıkmış, bunlardan %5'in
DKB olgusu olduğu anlaşılmıştır(71).
DKB vakalardaki çekirdek semptom, belleğin ve kimliğin çeşitli yönlerinin, çoğu
zaman çocukluk çağındaki cinsel veya
fiziksel kötüye kullanım eylemleri nedeniyle bütünleştirilememesidir
(16,20,21,32,34,49,50,65- 70,117). Çocukluk
dönemindeki travmatik deneyimler, otobiyografik anıların farklı iki veya daha fazla
sayıda bölüme ayrılmasıyla
sonuçlanır ve bunların herbiri, kendi hikayesine ve kişilik özelliklerine sahip,
farklı, bağımsız bir kimlik olarak
bildirilir. Bu durumda kişinin travmaları sahiplenmeme ya da yanlış sahiplenme riski
vardır "bu benim başıma gelmedi
ki, onun (diğer kimliğin) başına geldi; zaten bunu çoktan haketmişti!"... Bazı
kimlikler, disosiye durumlarının
bilinçliliğe hakim olduğu sıralarda gelişmeye devam eder. Kimlikler arasındaki
amnestik engel, asimetrik olabilir ve
bazı kimlikler daha tam bir anı deposuna ayrıcalıklı bir bilinçlilik erişimine
sahiptir(1).
DKB'nun, bireylerinin sık sık spontane hipnoza girdiği şeklindeki görüş çok yönüyle
desteklenmektedir. Örneğin Bliss
(16) bir hastasının şu ifadesini yayınlamıştır: "Teslim olduğun derin hipnozda sükun
içerisindesin, tamamen uyuşmuş
durumdasın, vücudun gevşek ve hareket edemiyorsun. Bunu izleyen bir sonraki ve en
son evrede, her şey simsiyah.
İdareyi Lisa (bir kişilik) ele aldığında, aynı hisler söz konusu" . Dahası, DKB
fenomenolojisinin büyük bölümü
amnezi, yaş küçülmesi ve gizli gözlemci etkisi şeklindeki hipnotik kapasiteler
arasındaki etkileşimleri
yansıtmaktadır. Gerçekten de değişik kimlikler, bellek bölümlerine erişebilmek ve
bunları kontrol altına alabilmek
kapasitesinden doğar (109,110). Kronik amnezinin farklı bellek depolarının tecrit
edilmemesinde kritik rol oynadığı,
DKB'nda açıkça belirlenmiştir ve kronik amnezi, her değişik kimlikle diğerleri
arasındaki sınırı çizen faktör
olabilir. Putnam ve arkadaşları (118), inceledikleri 100 DKB vakasının 98'inde
amnezi kanıtlarıyla karşılaşmışlardır.
Hipnoz altında yaş küçülmesi, çoğu kimliğin çocuk-benzeri özellikler taşımasına ve
spesifik travmatik deneyimlere
kadar izlenmesine analog gözükmektedir. Bu yaş küçülme kapasitesi, spontan amneziyle
birlikte tekrarlandığında, bazı
değişik kimliklerin ortaya çıkışından sorumlu faktör olabilir. Daha ileriki gelişme
dönemlerinde diğer, daha olgun
kimlikler ortaya çıkabilir veya bunlar, olgunlaşabilecek derecede uzun süre hakim
olan disosiye durumları temsil
edebilir. Bazı kimliklerin daha çekimser olan diğerlerini gözlemleme, rapor etme ve
hatta bunları etkileme kapasitesi
ve daha zayıf olanların görünüşte bilinç kontrolu altında bulunması, ileri derecede
hipnotize edilebilen bazı
kimselerdeki gizli gözlemci etkisine son derece benzemektedir. Nitekim Bliss (21),
farklı
kimliklerdeki/kişiliklerdeki değişik düzeylerde mevcut kendi kendinin farkında olma
ve belleğe erişebilme
özelliklerinin, gizli gözlemci etkisinin belirtileri olduğunu öne sürmüştür(1).
Böylece travmatik anıların bilinçililiğin erişemeyeceği bir duruma geçtiği, kimliğin
bölümlendiği veya yeniden
biçimlendiği patolojik disosiyasyon durumlarına ait çok sayıda kanıt mevcuttur.
Belleğin çeşitli yönlerine nispeten
erişilememesi ve bu bölümlerin bütünleştirilememesi, bellek networklarını temel alan
kimliği de etkiler (30) Birçok
formal hipnotik fenomen, bu durumların çeşitli yönleriyle analogtur. Özellikle de
spontan posthipnotik amnezi,
birçok patolojik durumdaki amneziye doğrudan paralel gözükmektedir. Düşündüğümüz
gibi bunların her ikisi de
bilinçlilik tipindeki (trans/normal) veya duygulanım deneyimdeki (anksiyeteli
/travmatik /ötimik) kesintilerle
belirlenen, duruma bağımlı kodlamanın ürünü olabilir. Ayrıca da yaş küçülmesi ve
gizli gözlemci gibi ilginç
fenomenler, hipnoza ileri derecede elverişli bireylerin kimlik ve bilinçililik
dissosiasyonunda faydalandıkları
süreçlere açılan bir pencere oluşturabilir(1).
Bizim DKB ve PTSB olgularımızın tedavisinde hipnozun kullanılmasının füzyonu
hızlandırdığı ve terapiste tedavi
sürecinde yararlı ve emniyetli bir enstrüman olarak yardımcı olduğu kanısına
varıldı.