Günümüz Ortodoks tıbbı maalesef, hemen tüm branşlarında insanı makine ve sağlığı kazanç kapısı gibi, hastaları da
birer olgu olarak gören hekimler yetiştirmektedir. O yüzden de çok sık hatalar yapılmakta ve sağlık alanında o kadar
yatırımlar yapılmasına ve para harcanmasına rağmen hastalıklar sadece semptomatik olarak tedavi edilmektedir. Örnek
hipertansiyon, diyabet, kalp, astım, vs hemen tüm dahili branşlara ait hastalıkların tedavisi ÖMÜR BOYU İLAÇ
KULLANMAKTAN GEÇMEKTEDİR. Hastalar hastanelerden HALİYLE VE DEVAMLI İLAÇ KULLANMA RAPORLARI ELLERİNDEN TABURCU
EDİLMEKTE VE KESİN ŞİFA BULAN HASTA ANCAK CERRAHİ BRANŞLARDAKİ BAZI HASTALARLA SINIRLI KALMAKTADIR. O yüzden de bu
tarz yaklaşımlar aradan yüz yıl da geçse başarısızlığa mahkûmdur.
Obezite yani aşırı kilolar tüm dünyada
çok yaygın olup, çocuklardan yaşlılara kadar hemen her yaş grubunda diyabet, hipertansiyon, felçler, böbrek-
göz-eklem rahatsızlıkları, kanserler, vs tüm hastalıkların ana sorumlusudur. Peki tıbbın o kadar çabaya rağmen
obezite konusunda en son vardığı en son nokta nedir? BARİATİK CERRAHİ, TÜP MİDE AMELİYATLARI!? Bu mudur başarı?
1949 Nobel Tıp ödülü verilen Antonio Caetano de Abreu Freire Egas Moniz Nobel ödülleri tarihindeki en ciddi skandaldır.
Dr. Egas Moniz’e “ BELLİ PSİKOZLARDA LOKOTOMİ ( denen beynin loblarının cerrahi olarak kesilip vücuttan
atılması)’NİN TEDAVİ EDİCİ DEĞERİNİN KEŞFİ” nedeniyle 1949 Nobel Tıp ödülü verilmiştir. https://www.nobelprize.org/prizes/medicine/1949/summary/
Bugün lobotomi bir insanlık suçu olarak kabul ediliyor ve 1950 yılında yasaklandı. Ama arkada 250 000 sakat
insan bırakarak!! BU GÜN ÇOK YAYGIN VE MODA OLAN OBEZİTE İÇİN MİDE AMLEİYATLARI DA YAKIN GELECEKTE AYNI AKIBETE
UĞRAYACAKTIR İNANIYORUM. ÇÜNKÜ BU UYGULAMA KANIMCA İNSANIN FİZYOLOJİSİNE ANATOMİSİNE, YARADILIŞINA AYKIRIDIR.
Yine sadece kalori hesaplarıyla ilgilenen hiçbir zayıflama programı kalıcı değildir. Bazı DİYET ler ( TDK
TÜRKÇE SÖZLÜK: diyet (I) isim, din b. (***) Arapça diyet. isim, din b. (***) İslam hukukuna göre, öldürme ve
yaralamalarda suçlunun ödemek zorunda olduğu para veya mal, kan pahası, kan parası, kefaret. diyet (II) isim
Fransızca diète 1. isim Sağlığı korumak veya düzeltmek amacıyla uygulanan beslenme düzeni, perhiz, rejim)
programları hiç zayıflatmaz, bazıları ise zayıflatır ama verilen kilolar kat be kat geri döner. DİYET SUÇA KARŞILIK
ÖDENEN KEFARETTİR! CEZADIR! Özetle İNSAN RUHSAL YAPISINI DİKKATE ALMAYAN HİÇ BİR ZAYIFLAMA YÖNTEMİ BAŞARILI OLAMAZ
OLSA DA KALICI BAŞARIYI SAĞLAYAMAZ.
İşte, meraklısına her yıl yenisi moda olan diyetlerle ilgili detaylı ve
güzel bir web sitesi:
https://www.thediabetescouncil.com/pros-and-cons-of-all-popular-low-carb-diets/
İzlenecek yol:
insan ruhunu, hislerini, duygularını, bilinç altını, travmalarını, kaygı ve korkularını, saplantılarını, vs dikkate
alan ve anlayan bir yaklaşım tarzıdır. Bu yaklaşım tarzlarından en başarılısı da olan hipnoz yardımı ile kilo
vermektir. Çünkü hipnoz altında her türlü psikoterapi tekniği( analitik, kognitif=bilişsel, davranışçı, farkındalık,
ACT, vs) kolayca, kısa sürede ve başarılı olarak uygulanmaktadır.
PROBLEMATİK: Diğer birçok insan gibi, bir
ya da bir düzine diyet denemiş olabilirsiniz, ama sizin için hangi diyetin işe yaradığını bulmak için biraz deneme
ve hata yaptık. Şimdi, zor kısımdasınız. Sonunda kilo verdin, ama nasıl muhafaza edeceksiniz? Çünkü kilo alımı çok
bilinmeyenli bir denklem, yeme alışkanlığının yanında, hareketsizlik ve stres çok önemli. İşte iştahı etkileyen
hormonlar. Beyinden- vücudun her yerinde adeta. Burada zikredilmeyen tiroid hormonları,cinsiyet hormonları, vs da
katarsak denklemin ne kadar kompleks olduğu bir nebze olsun anlaşılabilir.
Hormon | Üretim Yeri | Asıl İşlevi |
Adiponektin | Yağ hücresi | Kan şekerini düşürür ve yağ yakma |
Ghrelin | Mide hücreleri | Açlığı uyarır ve yağ depolama |
İnsülin | Pankreas | Kan şekerini düşürme ve yağ depolama |
Leptin | Yağ hücresi | Tokluk hissi ve yağ yakma |
Kortizol | Adrenal bezi | Kan şekerini yükseltme ve yeme krizi |
BMJ'de yayınlanan yeni bir çalışmada, araştırmacılar düşük karbonhidratlı bir diyetin, bir kişi
kilo verdiğinde ortaya çıkan tekrar kilo kazanımını hafifletmeye yardımcı olup olmadığını belirlemeye çalıştı.
BMJ araştırması araştırmacıları, Ağustos 2014 ile Mayıs 2017 tarihleri arasında, vücut kitle indeksi (VKİ)
olarak sınıflandırılan, aşırı kilolu veya obezite olan 164 yetişkin üzerinde çalışmışlardır. Çalışmaya katılan
bireyler üç test diyetinden birine verilmiştir:
Yüksek karbonhidrat içeriği % 60 karbonhidrat diyeti
Orta karbonhidrat içeriği % 40 karbonhidrat diyeti
Düşük karbonhidrat içeriği % 20 karbonhidrat diyeti
Araştırmacılar daha sonra katılımcıların kilo kaybı gözlem aşamasında çeşitli faktörleri ölçtüler. Sonuçlar çok
ilginçti. İşte sonuçlar:
-Düşük karbonhidratlı diyete sahip kişilerin toplam enerji harcaması (TEH), orta
veya yüksek karbonhidrat gruplarındaki kişilere göre çok daha yüksekti.
-Düşük karbonhidrat grubunda bir
kişinin açlık hissi veren hormon olan Ghrelin anlamlı olarak daha düşüktü.
-İştahı kapatan ve tokluğu
hissetmeye neden olan bir hormon olan leptin, düşük karbonhidrat diyetine katılan katılımcılarda daha düşüktü, bu da
leptin duyarlılığında düzelme olduğunu düşündürdü. Prospektif çalışmalarda kilo kaybından sonra leptin düzeylerinde
en fazla düşüş gösteren kişilerin kilo alımı için en düşük riske sahip olduğunu gözlemlendi.
Genel olarak, bu çalışma, kısa vadede,
düşük karbonhidratlı bir diyetin, orta ve yüksek karbonhidratlı diyetlere kıyasla kilo vermeyi bırakan kişiler için
daha kolay olabileceğini göstermektedir.
Yani, kilo verdiniz. Düşük karbonhidratlı bir diyete geçmeli
miyim? Sonuçlar, düşük karbonhidratlı bir diyetin kilo bakımından en iyi sonuçları verdiğini açıkça gösterirken,
çalışma sadece 20 hafta boyunca gerçekleştirildi. Çalışma bir yıl veya iki yıl uzatılsa ne olur? TEH'de daha uzun
bir süre sonra hala net bir fark görüyor muyuz? Bence bu sonuçları görmek için beklemeliyiz.
Bu arada, kilo
vermeyi sürdürmek için mücadele ediyorsanız, diyetinizin karbonhidrat içeriğini değerlendirmek iyi bir fikir
olabilir. Karbonhidrat içeriğiniz orta veya yüksekse, karbonhidrat alımınızı azaltmayı düşünebilirsiniz. Ancak, “tek
beden herkese uymaz” unutmayın. Sadece birkaç kişi düşük karbonhidratlı bir diyete cevap verdiğinden, bu da sizin de
olacağınız anlamına gelmez. Vücudunuzun ipuçlarını dinleyin. Siz ve vücut ipuçlarınız, denklemin en önemli
parçasıdır.
Özetle: Fazla kilolar, şişmanlık, obezite sadece estetik bir sorun değil asrın vebasıdır adeta.
Altında GDO’lu vs ne idüğü belirsiz rafine gıdaları aşırı tüketmenin yanında asıl sorun hareketsizlik, doğandan
kopuş ve bunların hepsinin sonucu modern insanın bir tüketim aracı olarak algılayan ve onu gereğinden fazla tüketime
bağımlı yapan bu günkü dünya düzeninin verdiği strese bağlı tepkidir. Çünkü çoğu şehirlerde yaşayan günümüz insan
milyonların içinde yalnız ve maddi ve manevi desteklerden yoksun, yarın güvencesi olmayan stres içinde bekler
haldedir. Strese cevap iki hormon vardır. Birisi KORTİZOL, diğeri ADRENALİN. Adrenalin ve kortizol yüksekliği bir
taraftan panik, kaygı, korkular, vs ruhsal sorunlara yol açarken; diğer taraftan hipertansiyon, diyabet, otoimmün
hastalıklar, diyabet, kanserler,vs gibi bedensel hastalıklara yol açar. Çözüm modern insanı zorlayan bu durumlara
bakışını, dünyaya bakışını düzenlemekten/ düzeltmekten geçer. Hipnoz ve hipnoterapi, selfhipnoz (kendi kendine
hipnoz) uygulamaları bu konularda çok değerli birer çözüm yöntemi olarak her yıl yüzlerce danışanıma uyguluyorum,
hipnoz ile tedaviyi başarı ile bitirenler gerçekten kalıcı olarak kilolarını muhafaza edebiliyorlar.